Çocuklarda Öğrenme Güçlüğü

Disleksi nedir? Disleksi belirtileri neler? Disleksi tedavi ...ÇOCUKLARDA ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ

Öğrenme güçlüğü, Zekâ düzeyleri normal ve üstü olan, çevresine uyum sağlayan bazı çocuklar okuma, yazma, toplama, çıkarma yapmayı öğrenmede güçlük yaşayabilmektedir. Bu sorun, gerekli testler ve psikiyatrik değerlendirmeden sonra disleksi olarak ta bilinen “Özel öğrenme güçlüğü” tanısı alabilmektedir. Bu sorun çoğunlukla ilkokul döneminde okuma yazma çalışması aşamasında sınıf öğretmenleri tarafından fark edilip ailelere bilgi vererek gerekli yönlendirmeler yapılarak ortaya çıkmaktadır..

                Öğrenme güçlüğü fizyolojik bir durumdur. Araştırmalar, merkezi sinir sistemindeki bir tür işlev bozukluğu ya da hasardan kaynaklandığını öne sürer.

                Normalde sol beyin sağ beyne göre biraz büyüktür. Öğrenme güçlüğü çeken çocuklarda ise sağ beyin ve sol beyin eşit olduğu, hatta sağ beynin daha büyük olduğu tespit edilmiştir.(Tarhan,aile okulu)

ERKEN TANILAMA ÖNEMLİ

                Ebeveynler, çocukları “özel öğrenme güçlüğü” tanısı aldığında kaygılanabilmekte hatta “eyvah çocuğumda zekâ geriliği var” şeklinde düşünebilmekte ve tanılama aşamasından kaçınabilmektedirler. Fakat unutulmamalıdır ki özel öğrenme güçlüğü ile zekâ geriliğinin farklı şeyler olduğu hatta tanı konulabilmesi için öncelikle psikolog eşliğinde yapılacak zekâ testinden normal ve üstü IQ puanı alınması gerektiği bilinmelidir. IQ puanı 130’un üzerinde olup “dahi” düzeyinde zekâ seviyesine sahip fakat öğrenme güçlüğü tanısı almış öğrenciler de mevcuttur. Bu öğrencilere de “Üstün yetenekli öğrenme güçlüğü” tanısı konulmaktadır. Albert Einstein, Leonardo da Vinci, Mozart, Thomas Edison gibi dünya tarihindeki bazı önemli kişilerde de öğrenme güçlüğü vardı.

                Öğrenme güçlüğü olan çocuklar öğrenmeyi sağlayan dikkat ve hafıza becerilerinde gerilik gösterir. Sınıf içerisinde geri kaldığını gören veya anlatılanı tam olarak kavrayamadığından derslere karşı ilgisiz ve pasif bir tavır sergilerler. Bu yüzden öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin eğitimi planlanırken öğretilecek bilginin yanında kişisel ve duygusal gelişimini de destekleyici çalışmalara önem verilmelidir. Örneğin öğrenme güçlüğü tanısı almış bir öğrenciye öğretmeni bir görev verdiğinde yaşadığı özgüven probleminden dolayı verilen bu görevi başaramayacağını, başarsa da fark edilip değer görmeyeceğini düşünerek deneme gereksiniminde bulunmaz. Hâlbuki kişisel anlamda bu öğrenci desteklenip küçük başarılarında ön plana çıkartılmış olsa öğrenme konusunda daha istekli olacaktır.

                Öğrenme güçlüğü olan öğrenciler, klasik öğrenme stratejilerinden ziyade farklı algısal özelliklere sahip olduklarından dolayı farklı eğitim stratejileri uygulanmalıdır. Bunun için bireysel eğitimde öğrencinin öğrenme özellikleri doğru tespit edilmelidir. Eğitimciler öğrencinin güçlü yanlarını göz önünde bulundurarak bir eğitim programı hazırlamalıdır.

ÇOKLU ZEKA KULLANIMI

                Örneğin Howard Gardner zekânın tek bir bileşeninin olmadığını, farklı türde zekâ alanlarının olduğunu ortaya koyan araştırmasında “çoklu zekâ” kavramını ortaya çıkartmıştır. Gardner’a göre 8 tane zekâ türü vardır. Bu zekâ türleri; dilsel, matematiksel, müziksel, görsel, kinestetik, kişilerarası, içedönük ve doğa zekâsıdır. Kurama göre birey bu zekâ türlerinden birinde ve birkaç tanesinde daha yetenekli olabilir. Bu zekâ türleri temel alınarak öğrencilere verilecek eğitim kuşkusuz daha nitelikli ve etkili olacaktır.

                Bir diğer konu ise öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilerde genel olarak dikkat eksikliğinin de görülüyor olmasıdır. Yapılan bir araştırmada dikkat eksikliği ve hiperaktivite tanısı almış öğrencilerin %26’sının öğrenme güçlüğü yaşadığı yönündedir. Bu durum öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilerde “dikkat ve odaklanma” çalışmalarının da yapılması gerektiğini gösterir.

Öğrenme güçlüğünde dikkatin 3 alanı üzerinde çalışılmalıdır. Bu alanlar şöyledir;

1-Dikkat süresi: Öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilerin dikkat süreleri kısa olduğundan gerek okulda öğretmenler ders işlerken, gerekse evde ebeveynler ödev yaptırırken öğrenciyi uzun süre ders başında tutmamalıdır. Bu öğrenciler için uygun ders süresi 20 dakikadır.

2-Odaklanma: Şüphesiz bir bilgiyi öğrenmenin ön koşulu o bilgiye ilgi göstererek odaklanmaktır. Dikkatin bir alanı olan odaklanma üzerinde çalışmalar yapılmalı, ders içerikleri dikkat çekici bir şekilde, merak duygusunu ortaya çıkartarak sunulmalıdır.

3-Seçici Dikkat: Öğrenme güçlüğü yaşayan öğrenciler genelde ayrıntılara odaklanmada sorun yaşayabilirler. İki resim arasındaki farkı bulma, okunan bir hikâyeden soruları cevaplama gibi etkinlikler seçici dikkati geliştirir. Eğitimcilere düşen görevse, çocuğa bilgiyi sunarken önemli yerleri sözel olarak vurgulamak, tekrarlamak, farklı renkteki kalemler kullanarak kullandıkları materyallerdeki önemli yerleri renklendirmek gibi yöntemler uygulamalarıdır.

Uzman Psikolojik Danışman Ömer AKTÜRK

MERKEZİMİZDE DİSLEKSİ MÜDAHALE PROGRAMI UYGULANMAKTADIR.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Open chat